Türkiye sorunları etkisi ve ağırlığı ile çözmeli

Bugünden başlayarak Star gazetesi olarak Türkiye’yi ve dünyayı ilgilendiren konular hakkında periyodik toplantılar düzenlemeye, gazetenin sinerjisini akademik dünyanınki ile birleştirerek sorunlara çözüm üretmeye başlıyoruz.

Hedefimiz akademisyenlerin ve Star’ın kadrosunun bilgi ve birikimlerini bir araya getirmek, tartışmalarda ortaya çıkan fikirlerle siyaset yapımcılara kullanabilecekleri bir vizyon sunmak.

Bugünkü konumuz “Arap Baharı” metaforu ile anılan Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki değişimin Türkiye’nin dış politikası açısından ne anlama geldiği ve tabii ki bölge siyasetinin ayrılmaz parçası olan İsrail-Türkiye ilişkilerinin geleceği. Her iki konuda da konuşulacak çok şey, çıkartılacak çok ders var. Biz dün Star gazetesinin yeni binasında sabah 10.00-13.00 arasında gerçekleştirdiğimiz toplantıda bunlardan bazılarını sizler için öne çıkarttık.

Dünkü toplantıda Star gazetesinden ikisi akademik kökenli dört yazar, üç de akademisyen vardı. Toplantıdaki genel uzlaşı Türkiye’nin sorunlarını çözümünde yumuşak gücüne ağırlık vermesi, güç kullanmaya ya da güç kullanma tehdidinde bulunmaya kalkmaması yönündeydi. Gazze konusunun Türkiye’nin dış politikasını rehin almaması gerektiği üstünde de duruldu. Moderatörlüğü benim tarafımdan yapılan toplantı ODTÜ’den Prof. Dr. Meliha Altunışık’ın yaptığı kısa bir durum tespiti ile başladı.
Yaşanan her değişim demokratikleşme getirmez

– PROF. DR. MELİHA ALTUNIŞIK açış konuşmasında Arap Baharı metaforu ile özdeşleşen değişimin ille de demokratikleşme ile sonuçlanamayacağını, bölgede esen değişim rüzgarlarının farklı ülkeleri farklı şekillerde etkilediğini, bazılarının değişeceğini, bazılarının ise değişime direneceğini vurguladı. Değişimin ülkelerin iç ve dış politikalarına olan etkisi üstünde durdu. Prof. Altunışık’a göre bu gibi ülkeler genellikle demokratikleşmezler, yarı otoriter bir sisteme geçerler. Ayrıca Yemen, Bahreyn, Suriye gibi ülkelerde mezhep çatışmaları yaşanabilir. Bu da beraberinde bölgesel istikrarsızlığı getirebilir. Libya’da ise asıl sorun Kaddafi tarafından özellikle devletsizleştirilen ülkenin yeniden devlet mekanizmalarına kavuşması sorunu.

Türkiye’nin takındığı tutuma gelince, Altunışık, Ankara’nın başta olaylar karşısında karasız kaldığını ama sonradan değişimi desteklediğini söylüyor. AK Parti iktidarının ilk yıllarında bölgenin demokratikleşmesine daha fazla önem verdiğini, bunu yapılan konuşma ve açılımlarla teyit ettiğini anlatıyor. Günümüzde ise AK Parti’nin bu ülkelerin pek çoğu için emsal haline geldiğini vurguluyor.
İsrail bölgede yaşanan değişimden hoşlanmıyor

– MUSTAFA AKYOL ise değişimin İsrail’in huzurunu kaçırdığını, değişimden hoşlanmadığını belirtti. Akyol’a göre, Arap Baharı konusunda iki ülkenin duruşu çok farklı. Türkiye değişimden yana, İsrail ise değişimden pek hoşlanmıyor. İsrail bölgenin demokratikleşmesine karşı bir duruş sergiliyor. Türkiye içinse bu değişim yeni fırsatları da beraberinde getiriyor. Türkiye bölgede örnek alınıyor. Akyol, İsrail’in bölgesinde giderek yok olan otoriter devrin hayalini kurmak yerine ortaya çıkmaya başlayan demokratik düzenle uzlaşmayı denemesi gerektiğini düşünüyor.
Dünya bir hegemonya krizi yaşıyor herkes etkileniyor

– PROF. DR. FUAT KEYMAN da değişim geçiren ülkelerin kendilerine yol gösterecek güçlü bir aktör bulmakta zorlandıklarını, dünyada bir hegemonya krizi yaşandığını, küreselleşmenin içine düştüğü ekonomik bunalımın değişime yön vermeyi imkansız hale getirdiğini söylüyor. Keyman’a göre ortada bölgesel bir belirsizlik durumu var ve bu durum her ülkeyi karşı karşıya bırakabilecek nitelikte. Keyman yine de İsrail-Türkiye arasındaki gerilimin büyümeyeceği kanaatini taşıyor. Türkiye’nin model olarak kabul edilmesi de Keyman’ı kaygılandırıyor.

Palmer Raporu’nun önemi abartılıyor

– MEHMET OCAKTAN  İsrail-Türkiye ilişkileri her ne kadar Gazze’ye endekslenmiş gibi görünse de aslında bu krizin Türkiye ile İsrail’in daha esaslı pozisyon alışlarına işaret eden derin kökleri olduğunu, İsrail’de AK Parti’ye karşı bir tepki bulunduğunu, Türkiye’nin Ortadoğu siyaset sahnesine yeni ve güçlü bir oyuncu olarak çıkmasının İsrail tarafından kabullenilemediğini vurguluyor. Ocaktan’a göre AK Parti iktidarı ile birlikte Türkiye “bir dakika bu oyunda ben de varım” diyor. Prof. Dr. Bülent Aras, Türkiye’nin sorunlarını yumuşak gücü ile çözeceğine inanıyor, Palmer Raporunun öneminin abartıldığını ima ediyor, Türkiye’nin BM Genel Kurulu’nu harekete geçirerek Uluslararası Adalet Divanı’nın Gazze konusunda görüşünü alacağını söylüyor. Ama o iyimser. İsrail-Türkiye ilişkilerin bundan daha kötü olmayacağına inanıyor.

Hesap verebilir bir demokrasi geliyor

– MENSUR AKGÜN de Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da başlayan ve Suriye’yi sarsan Arap Baharı’nda demokrasilerin ülkelere gelmesinin Batı dünyası tarafından istendiğine vurgu yaparken, şu konuya dikkat çekti: “Demokrasiler iyi görülüyor. Demokrasilerde terörist yetişmez deniyor ama bunun böyle olacağı henüz belli değil. Eğer demokratik olarak hesap verebilir bir rejim bundan sonra iş başına gelecek olursa, bugünkü yönetimlerden farklı bir sorumluluk gündeme gelecek. Bu da bölgesel ittifakların niteliğini değiştirecek. Türkiye bunun üzerinde düşünmeli.”
Ortadoğu politikaları Gazze’ye endekslenmemeli

– PROF. DR. BERİL DEDEOĞLU böylesi bir coğrafyada İsrail’in Türkiye’yi kaybetmesinin bu ülke için doğuracağı sonuçlara değiniyor. Dedeoğlu’nun Türkiye’ye yönelik eleştirileri de var. Ona göre Türkiye Ortadoğu politikasını Gazze ablukasına endekslememeli. Benzeri şeyleri Ermenistan ile olan ilişkilerde de yaşadık. Normalleşmeyi Dağlık Karabağ sorununa bağladık. Ancak bu sorunların hiç birini biz kontrol edebilme yeteneğine sahip değiliz.
ÖNERİLER:   Dış politika iç politikaya malzeme yapılmamalı

– Tartışmalar sırasında başta Dr. Sylvia Tiryaki olmak üzere katılımcılar pek çok soru ortaya attı ama asıl ortak öneriler geliştirdi. Bu önerilerin en önemlisi ise Türkiye’nin askeri gücü yerine etkisini, yani yumuşak gücünü kullanması gerektiğiydi. Bir de ikili ilişkilerin normalleşmesi için hukuksal yöntemlere fazla umut bağlanamayacağı vurgulandı. Dış politikanın iç politikaya polemik malzemesi yapılması üstünde de duruldu. Bazı katılımcılar CHP liderliğinin tutumunu yadırgadığını söyledi.


Source: Star Gazetesi

Recommended Posts

No comment yet, add your voice below!


Add a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *